Foreign translation of Trash of the Count’s Family
Kuleyi yağmalamak. Kuledeki her şeyi ele geçirmek. Choi Han, şimdiye kadar Cale’in konuşma tarzına alışmıştı. ‘Böyle ifade etse de, eminim yine aldıklarını iyilik için kullanacaktır.’ Cale’in şimdiye kadar yaptığı her Continue Reading →
‘Güneşin Mahkûmu gerçekten var mı?’ Çılgın rahibe Cage’in yanıtı buydu. Şok olmuş gibiydi. Bu, Cale’in bir şeyi fark etmesini sağladı. ‘Sıradan bir eşya değil.’ Jack, Cale’in ne düşündüğünü biliyormuş gibi Continue Reading →
Cale, kaskatı kesilen simyacıya baktı ve konuşmaya başladı. “İçeri girebilir miyim?” Simyacı, etrafta kimsenin olmadığını doğrulamadan önce ağzını birkaç kez açıp kapadı ve sonra yana doğru hareket etti. “Gelin, haaaa, Continue Reading →
“Hahaha, ne harika bir tavır. Sizinle daha fazla konuşmak isterdim ama zamanım yok.” İmparatorluk Prensi Adin, Cale’in yanından hayal kırıklığına uğramış bir ifadeyle geçmeden önce yüksek sesle güldü. Adin gelişigüzel Continue Reading →
Cale nickte einfach Choi Han zu dieser frühen Uhrzeit gelassen zu und nahm das Glas kaltes Wasser, das Ron für ihn vorbereitet hatte in seine Hand. Cale erinnerte sich an Continue Reading →
Nachdem er aus dem Kerker rauskam, legte Cale den Drachen vor den zwei Kätzchen hin. “Das sieht schmerzhaft aus.” “So traurig.” On und Hong gingen um den Drachen, der immer Continue Reading →
Der Ort, an dem On und Hong die schwarze Kugel vergraben haben, war außerhalb von Cales Erwartungen. Die Villa des Viscounts war 30 Meter von der Höhle des Drachens entfernt. Continue Reading →
“… Einen Drachen?” “Ja.” “Ich habe einmal etwas ähnliches gesehen.” ‘Ähnliches, meine Fresse.’ Cale wusste worüber Choi Han sprach, als er sagte, dass er etwas ähnliches gesehen hat. Der Wald Continue Reading →
“Junger Herr, dies ist das beste Zimmer, das wir haben.” “Sieht akzeptabel aus.” Der alte Mann führte Cale in sein Gasthaus. Das Innere des Gasthauses sah genauso ländlich aus wie Continue Reading →
“Junger Herr, werden Sie dorthin gehen?” Ron näherte sich ihm, sobald er einen Schritt aus der Kutsche setzte. “Wer wird gehen, wenn nicht ich?” Ron und der Vizekapitän folgten hinter Continue Reading →