TWSB – Chapter 86: The Phantom of the Pas de Trois (1)
“Then that kid is the young Duchess. Not that brother of hers.” Empress Frédérique dropped the bomb. My jaw dropped. ‘I was wondering if that was the case, but for Continue Reading →
“Then that kid is the young Duchess. Not that brother of hers.” Empress Frédérique dropped the bomb. My jaw dropped. ‘I was wondering if that was the case, but for Continue Reading →
Cale ne se souciait pas que Witira et Paseton le regardaient avec incertitude. Ils allaient bientôt réaliser les aptitudes d’Ohn et de Hong. « Allons-y. » Le Dragon Noir commença Continue Reading →
Cale, düz zemine düşerken Adin’in yüzüne bakıyordu. Acıyla dolu inleyen bir yüzdü. Cale, Adin’in gülümsemeye başladığını görünce gülmeye ve Adin’e bağırmaya başladı. “Seni kahrolası p*ç kurusu, bu kadar kolay olmayacağını Continue Reading →
Biiiiiiiiip- Biiiiiiiiiiiip- Başkent genelinde pencereler açılmaya başladı. “Ne oluyor?” Şövalyelerin kaotik çığlıkları duyulabiliyordu, ancak kimse onlara dikkat etmiyordu. Surun etrafında, surların tepesinde ve başkentin çevresinde nöbet tutan askerler sadece gökyüzüne Continue Reading →
Simyacıların Çan Kulesinin hemen yanında bulunan başkentin en büyük ikinci pazarı. “Ne oluyor?” Mağazasını her zamankinden daha geç açan ve şu anda meyvelerini hazırlayan bir esnaf, komşu esnafa baktı ve Continue Reading →
An existence that could not be seen in the darkness. The Sun God always hid her appearance in the darkness as she moved. The existence that once moved around while Continue Reading →
Cale konnte die Blicke von allen auf sich Spüren und stand dann langsam auf. Er jubelte für Witira, nachdem er sah, wie sie Toonka weg katapultierte, aber errichtete hastig sein Continue Reading →
“Majesteleri, Roan Krallığına ne zaman saldırmayı düşünüyorsunuz? Muhtemelen Gyerre bölgesiyle başlayacağız, değil mi?” ‘Aigo.’ Cale, şövalyenin Adin’e söylediği şeyler karşısında başını iki yana salladı. – İnsan! O şövalye ve İmparatorluk Continue Reading →
Cale, yutkunan Kedi Şövalye Sör Rex’i kollarından indirdi ve yürümeye başladı. Tak, tak. Cale, çevresinde yalnızca adımlarının sesi duyulurken karanlık girişten yeraltına doğru yürüdü. * * * Tak. Tak. Tak. Continue Reading →
Kuzey kapısına giden yol. Cale çevresine baktı. – İnsan! Her yerde asker değilmiş gibi davranan askerler var! Başkentte kesinlikle gürültülü ve canlı olan bir pazar yerindeydiler. Raon, gözleri pazar yolundan Continue Reading →
