“Genç efendi Cale.” Cale, sakin bir sesle kendisini arayan Rosalyn’e gülümsedi. Alev Cücesi kabilesi ve Ayı kabilesi. Artık onları boğmanın bir yolu vardı. Cale, Rosalyn’in de aynı türden heyecanlı tepkiler Continue Reading →

Kimera. İnsan yapımı bir canavar. Kadim Ejderha bu kelimeyi duyduktan sonra inledi. ‘Bu, doğanın kanunlarına aykırı bir şey.’ Bir mutant veya varyasyondan farklıydı. Her ikisi de doğal olarak doğan şeylerdi, Continue Reading →

Ölüm Vadisi sınırının Breck Krallığı tarafı. Sessiz ve karanlık bir çadırın içinde. Işıklı tek yer, çadırın bir tarafındaki masanın üstüydü. Tık. Tık. Tık. Masaya vuran parmak sonunda durdu. O parmak Continue Reading →

Sorun şuydu ki, yemek yemek ve yaşamak çok zordu. “…Ha.” Cale derin bir iç çekti. ‘Lezzetli.’ Ağzına koyduğu biftek parçası suluydu ve anında dilinde eriyordu. “Neredeyse öldükten sonra bu çok Continue Reading →

Cale wollte gerade in die Kutsche des Kronprinzens steigen. Der Kronprinz hatte Cale um eine Performance bis zum Ende gebeten. Natürlich gehörte die Kutsche, die gerade herfuhr, dem Kronprinzen. “Herr Continue Reading →

Biiiiiiiiiiiiip- Biiiiiiiiiiiip- Görüntülü iletişim cihazının alarmının sesi durmadan odayı doldurdu. Ancak buna kimse tepki gösteremedi. Cale doğal olarak istese bile bunu yapamazdı, bu yüzden bu durum onu deli ediyordu. ‘Rosalyn Continue Reading →

در عوض اژدهای سیاه به آرومی خزید و برگشت. وقتی کیل داشت با ناباوری به اژدها نگاه می‌کرد صدای آرومی رو شنید که به وسیله باد به گوشش رسید. ”… فقط… Continue Reading →