چپتر ۵۲: به داخل گرداب (۳)
”تو شب حتی شکلش بدتره.“ کیل به بزرگترین گرداب زیرش نگاه کرد و نظر داد. اون سپس شروع به فکر کردن کرد. ’تونکا واقعا یه حرومزاده دیوونست.‘ تونکا چجوری صدای Continue Reading →
”تو شب حتی شکلش بدتره.“ کیل به بزرگترین گرداب زیرش نگاه کرد و نظر داد. اون سپس شروع به فکر کردن کرد. ’تونکا واقعا یه حرومزاده دیوونست.‘ تونکا چجوری صدای Continue Reading →
کیل از پنجره کوچیک قایق به بیرون نگاه کرد.[1] رنگ دریای خروشان اصلا شفاف نبود. سفید و آبی بود و انعکاس پایین دریا رو نشون میداد و با نزدیک شدن به Continue Reading →
“Saint? I am not a Saint, Bishop-nim.” “Commander-nim.” Grab. The bishop suddenly grasped one of Cale’s hands. ‘How the hell does an old man have such a strong grip?!’ Cale Continue Reading →
Beyaz küre, başkentin gece gökyüzünde, aydan daha parlak şekilde ışıldıyordu. Işık, Kılıç ustası Hannah’nın gözlerinde parlıyordu ama onları kapatmadı. O kadar parlaktı ki gözleri yaşarıyordu, ancak o sadece o kürenin Continue Reading →
Aziz Jack cebinden Güneşin Kınamasını çıkardı ve avucunu açtı. Küçük, eski, kompakt aynayı görebiliyordu. Tık. Onu açtığında görünen iki küçük ayna vardı. Aynalarda Jack’in yüzü görünüyordu. Aynı zamanda aynalarda bir Continue Reading →
Beyaz Kemik Ejderha gece gökyüzünde yavaş yavaş kendini gösteriyordu. “…E, Ejderha-” Kedi Şövalye Sör Rex şaşkınlıkla Cale’e baktı. ‘Gerçekten bir Ejderhanın kemikleri mi? Ejderha kemiklerini nereden buldun?’ Bunu daha önce Continue Reading →
Saldırısından dolayı büyük bir çukur oluşmuştu. “Ahhh! Patlama-!” Meydanın zemini parçalanırken etrafa enkaz saçtı. İnsanlar rüzgârdan ve enkazdan korunmak için iki koluyla yüzlerini kapatmaya çalıştı. “…Rahip-nim?” Ancak, bunu yapmalarına gerek Continue Reading →
Toutefois, contrairement à leurs attentes, Cale se dirigea vers l’étude avec une expression rigide. Il repoussa en arrière ses cheveux rouges humides en s’asseyant et observa les trois invités. Il Continue Reading →
“…Huh?” A confused noise came out of Choi Han’s mouth. “Hmm?” Raon, who stopped being invisible for a moment, tilted his head in confusion. The white-haired red-eyed young boy didn’t Continue Reading →
Kimse ağzını açmaya cesaret edemedi. Birbirlerine ancak gözleri fal taşı gibi açık bir şekilde bakabiliyorlardı. ‘Az önce ne duydum? Hayır, neler oluyor?’ Etrafa bakan bakışlar tekrar öne döndü. Sör Bernard’ın Continue Reading →